Eczacı gözünden eczacılık mesleğine genel bir bakış
Eczacı gözünden eczacılık mesleğine genel bir bakış
Son zamanlarda mesleğimizde yaşanan sıkıntılara mukabil, yakın zamanda bu tozunu attıracak olan biz gençlerin olaylar karşısındaki görüş ve tutumlarına yazımızda yer vermek istedik. Ama gördük ki birkaç cümleyle özetlenecek gibi değil.Tam aksine bırakın satırları, sayfalar dahi yetersiz kalacak dertlerimizi anlatmakta. İşte meslektaşlarımız gözünden eczacılık mesleği…
Nurcihan KARA / Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Eczacılık, insan sağlığını odak alan bir meslek olması açısından önemli ve her ortamda ihtiyaç duyulacak bir meslektir. Günümüzde olduğu gibi ilaç raflarıyla provizyon sistemleri arasında geçen bir iş şeklinde değil, aldığımız
eğitim doğrultusunda doktorun tanı koyduğu hastaya gerekli ilacın ne olduğuna karar verebileceğimiz, gerektiğinde eczanede kendi havanımızda ilaçlar yapabileceğimiz, bitkisel ilaç uygulamalarına daha fazla ağırlık verebileceğimiz
bir ortamda kesinlikle daha tatminkar bir meslek olacaktır. Son zamanlarda hayal kırıklığı yaratacak boyutlara ulaşan gelişmeler olsa da mesleği sevmemdeki en büyük etkenlerden biri olan “birlik” duygumuzun bunun da üstesinden geleceğine inanıyorum ve mesleğimi korumak, mesleğime sahip çıkmak adına yapılması gereken her şeyi üstleniyorum. Eczacılık mesleğini isteyerek ve Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni ilk tercihine yazarak buraya gelmiş biri olarak mesleğimi gururla taşıyorum, taşımaya da devam edeceğim.
Aslı DEMİRCİ / Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Geleceğimize umutla bakamıyoruz!
Geleceğin eczacıları olacak eczacılık fakültesi öğrencileri olarak, mesleğimizin aydınlık bir geleceğe sahip olacağını düşünmüyoruz. Çünkü ileride nelerle karşılaşacağımızı kestiremiyoruz… Başa her geçenin keyfi uygulamalarıyla şekil alan yasalarla sınırlandırılan mesleğimiz için nasıl aydınlık bir gelecek düşünebiliriz? Bizler 5 yıllık eğitim boyunca ilacın üretiminden kullanımına, vücutta dağılımından atılımına, etkisinden yan etkisine kadar tüm her şeyi öğreniyorken, ilaç takibinin elimizden alınması tehdidiyle karşı karşıyayız. İlaç kullanımı 2 yıllık yüzeysel bir eğitimle sertifikalandırılan elemanın eline geçecek; markette elinde kalan fazla ilacı promosyonlarla halka satmaya çalışan satış elemanının, halk sağlığını düşünmeyen sermaye sahibinin eline geçecek. Oysa sağlık zincirinin giriş kapısı ve son halkası eczanelerdir, bunun dışında herhangi bir durum düşünülemez. Yere çöp atmamayı bile bir gereklilik olarak görmeyen bilinç düzeyine sahip toplumun market raflarından ilaç alması, şeker yutar gibi ilaç yutması toplum sağlığını düşünmeyen zihniyetin getirdikleridir. Ancak ilacı halka veren tek el eczacının elidir.
Eczacılık eğitimi yalnızca eczane açmayı gerektirmiyor. Fakülte mezunlarının % 80’i eczane açarken, eğitim sırasında saatlerce yaptığımız laboratuar uygulamalarıyla üretim için de yeterince donanımlı olarak yetişiyoruz. Ancak % 75 i dışa bağımlı ilaç sektörünün bu alanda karşıladıkları da gün geçtikçe düşüyor. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız satsınlar.” mantığına dayanarak her geçen gün ilaç fabrikalarımız “küreselleşme” kalıbının altına sığınarak ortaklık adı altında dış ülkelere satılıyor. Üretim kimya mühendislerinin eline bırakılıyor. Bu uygulama sürecinin sonunda ilaç ne eczacı için ne de ülke ekonomisi için gelir kaynağı olabilecek. İlaç üretimi ve sunumu elimizden alınmaya çalışılırken, ülkemizdeki 24.000 eczaneden 8.500 ü kapanma tehdidiyle karşı karşıyayken, her yıl binlerle mezun olacak eczacılık fakülteleri öğrencileri gelecekten korkuyor
Atakan TURAN / Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Eczacılık çok güzel meslektir. Meslekten öte eczacıdan başkasına da çalışma hakkı tanıyan bir meslek. Kalfaya, çırağa zamanını geçirmeden maaşını ödeyen; yer sahibine peşin kirayı veren; devlete vergisini tam ödeyen eczacıların mesleği. Bence dünyada böyle ikinci bir meslek yok! Ne yazık ki insanlarımız yine eczacısının kıymetini bilmiyor. Çok değil bu yıl içerisinde SGK eczacılarla olan toplu sözleşmesini feshetti. İşin ilginç tarafı ise insanların ağzından çıkan çoğu kelime eczacının aleyhinde! Şimdiye kadar çok kazandılar, çok zenginler vb gibi. Şimdi insanlarımız niye böyle düşünüyor diye kafa yormaya gerek yok aslında. Çünkü mesleğini ahlakıyla yapmayan eczacılarımız var. Diplomasını kiraya verenden tutunda, gözünü para hırsı bürümüş eczacıların yaptığı yolsuzluklara kadar birçok yanlış uygulama var. Bunu gören insanlarda tabi ki bunu genele mal ediyor. Ama unutulmamalıdır ki bir kaç kişinin yaptığı hatanın bedelini bütün eczacılar ödememeli. Burada bize de bir kaç iş düşüyor. Yakınımız da bulunan bütün meslek arkadaşlarımızı ticari rakip olarak görmeyip insanlara sağlık hizmeti sunan, beraber çalışan meslek ortağı olarak görmeliyiz. Bunlar bizi birbirimize zincir gibi bağlayıp mesleğimizin düzelmesine vesile olacaktır. Benim de temennim budur. Sözü fazla uzatmayıp bütün meslek arkadaşlarımıza bir mesaj göndermek istiyorum: Birlikte birliğimizin gücü ile daha güzel bir geleceğe… Saygılarımla
Miraç Laçin ULUĞ / Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Bu sene, mezun olacak öğrencilerden birisi olarak mesleğimize adım atmanın heyecanını yaşamam gerekirken, sağlıkta “dönüşüm” oyunlarıyla yok edilmeye çalışılan mesleğimin varoluş mücadelesini izlemekteyim. Bu “dönüşüm” oyunlarını dikkatle takip etmekte ve tüm arkadaşlarımın da aynı titizliği gösterdiğine inanmaktayım. Saygınlığı gittikçe kan kaybeden mesleğimizi biz yeni mezunların hak ettiklere noktaya getireceği inancıyla ne olursa olsun, “Eczacı” olacak olmaktan gurur duyuyorum.
Halil GÜLSÜM / Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Lise yıllarımda eczacılık dendiğinde aklıma hem maddi yönden insanı tatmin eden, hemde toplum içerisinde saygınlığı bulunan bir meslek olarak geliyordu. Fakat eczacılık sektörünün gidişatı itibariyle biz eczacıları zor günler bekliyor. Sektörün sorunlarının artmasındaki temel kaynak sosyal güvenlik kurumunun en büyük ilaç alıcısı durumuna gelmesiyle aldığı gücü anlaşma zemininden ve çözüm üretmekten uzak tavırla, dayatmacı yaklaşımlar sürdürmesinden kaynaklanıyor. Bir eczacılık öğrencisi olarak yaşanan gelişmeleri endişeyle takip ediyorum. Sektörümüzün sorunlarını irdeleyecek olursak eczanelerin cirolarının düşmesi, sosyal güvenlik kurumunun reçeteleri geç ödemesi, reçete kesintileri, hastanelerin alması gereken muayene ücretlerinin eczanelere ödenmesi (veya ödenmemesi), eczanedeki kırtasiye işlerinin artması, hastaya ilaç kullanımındaki vereceğimiz bilgilendirmeyi engellemekte ve buna benzer birçok sorun ortaya çıkarmaktadır. Bir başka sorunumuzda ilaç fiyatlarındaki sağlık bakanlığı yetkililerinin yapmış olduğu indirimler sonucu eczane cirolarının düşmesidir. Bunu da bir örnek açıklayacak olursak son dönemde yapılan indirimlerle 60 liraya satılan ilaç 9 liraya satılır hale geldi. Madem devlet yetkilileri bu beceriye sahipler neden şimdiye kadar fahiş fiyattan hastalarımıza ilaçların satılmasına göz yumdular? Şunun farkına vardım ki; eczacılık sadece ilaç satmak, hastaların sağlık konusunda danışabileceği en yakın meslek grubu olmak değilmiş. Bununla birlikte muhasebecilik, bilgisayarcılık, hastalarla her gün iç içe bulunmamız sebebiyle halkla ilişkiler gibi en az birkaç meslek alanıyla da uğraş vermekteyiz. Bundan dolayı 5. sınıftaki derslerimiz bu durum göz önüne alınarak ayarlanmalı ve müfredat buna göre belirlenmelidir. Eczacılar sağlık alanındaki gelişmeleri yakından takip etmeli, eczacılık ve ilaç hakkında verilen kararlarda eczacılar olarak daha fazla söz hakkına sahip olmalıdır. Biz eczacılar birlikte hareket etmeli, örgütlendiğimiz eczacılık birlikleri her zaman ve her yerde hakkını aramalıdır. Türk Eczacılar Birliği Yasasının bize verdiği örgütlenme ruhunu, hakkımızı aradığımız her yerde ilke haline getirmeliyiz. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum
Alper ALPAY / Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Son zamanlarda mesleğin içinde bulunduğu sıkıntıları hepimiz biliyoruz. Sektörün, çıkmaza sokulmak istenmesi ve ranta dönüştürülmeye çalışılması, öğrenciler olarak hepimizin canını sıkıyor. Eskiden eczacılık fakülteleri en fazla tercih edilen ve geleceğinin parlak olduğu öngörülen bölümler arasındaydı. Ancak, şu sıralar bunları söylemek oldukça güç. Artık maalesef, eczacılık öğrencisi geleceği adına endişeli ve eczacılık fakültelerinin tercih oranı da gittikçe düşmekte. Gerçi, son günlerde SGK’nın tek taraflı sözleşme fesihlerinin iptal edilmesi harareti bir nebze azaltsa da öğrencilerin içinde hâlâ bir tedirginlik söz konusu. Yalnız, tüm meslektaşlarımızın şunu bilmesini isterim, yeni yetişen eczacılar, hiçbir şekilde haksızlığa boyun eğmeyen ve bu mesleğin onurunu en tepede tutan bir disiplinde yetişiyorlar. Bu durum beni çok umutlandırıyor. Sizlerin de genç meslektaşlarınıza güvenmeniz ve onları desteklemeniz, eczacılık mesleğini hizmet değil de para olarak gören zihniyete vereceğiniz en iyi cevap olacaktır. Son olarak, eğer yakın zamanda sözleşme yenilemesi olur ise, hem eczacılık mesleğinin lehine hem de halkın lehine bir sözleşme olmasını temenni ediyorum. Hepinize selamlar ve saygılar sunuyorum…
Cemaleddin SARAÇ / Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Son dönemde yaşanan olaylar her ne kadar yakın gelecekteki mesleğimiz hakkında bazı olumsuz fikirlere kapılmamızı sağlıyorsa da, ben eczacılık fakültesinde okuduğumdan ve eczacı olacağımdan dolayı çok mutluyum. Birincisi halkın her zaman danışabileceği en yakınındaki sağlık danışmanı, ilaç uzmanı olacağım için; ikincisi ise, meslek örgütümüzün şu anda Türkiye’deki en güçlü meslek örgütü olduğunu görmem ile alakalıdır. Sağlık danışmanı olarak yakın zamanda hizmet vereceğim mesleğim ile ilgili, eğitimimizdeki beşinci yıl programının, kısacası uzmanlaşmamızın yararlı olacağını düşünmekteyim. Ancak ileride uzmanlaşmanın daha alt sınıfl ardan başlaması ve buna göre mesleki ders programının yeniden düzenlenmesinin çok daha verimli olacağını düşünmekteyim.
Atalay Ekrem POLAT / İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Öncelikle bütün meslektaşlarıma merhabalar. Eczacılık fakültesinden mezun olacak olan öğrencilerin büyük çoğunlukla serbest eczacılığa yönelmesi mesleğimizin çerçevesini daraltmakta, çünkü eczacı yalnızca ilacın hastaya sunulmasında değil, üretiminden formülasyonuna, dağıtımına kadar her aşamasında söz sahibidir. Eğitimin 5 yıla çıkartılması ile mesleğimizin diğer alanlarının da tanınmasına ve tercih edilmesine katkıda bulunmuştur. Aynı zamanda avrupa da kimyager değil de eczacı olarak söz sahibi olma olanağı tanımıştır bizlere. Ancak toplumda eczacı denilince akla gelen profi l ne yazık ki sadece serbest eczacıdır. Bu açıdan mesleğimizin tanıtım eksikliği vardır. Gelişebilmesi adına öncelikle mesleğimize her alanda sahip çıkmalı ve topluma yine mesleğimizin her alanında en iyi şekilde hizmet vererek tanıtabilmeliyiz. Mesleğimizde yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen insan sağlığı odaklı hizmet veriyor olmak mutluluk vericidir. Son olarak ilacın uzmanı eczacıdır, ilacın olduğu her yerde eczacı söz sahibi olmalıdır.
Sefa BAŞYİĞİT / İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Bir meslek grubunun yaşadığı bunca sıkıntıya rağmen, değerinin tam olarak anlaşılmadan tam aksine hakkını aramasından dolayı suçlu duruma düşürülüp cezalandırılmaya çalışılması, bu meslek için onurlu mücadele edip; mesleğini hakkıyla yapan eczacılara, bu mesleği yapabilmenin hayaliyle yaşayıp; ilkokul yıllarından beri bunu tahayyül eden gençlere yapılan bir vefasızlıktır. Netice itibariyle bu insanlar, 5 yıllık lisans eğitimi almış, 100-150 bin TL sermayeyi risk etmiş, 3-4 sigortalı kişiyi istihdam eden, Vergisini ve primini tam ödeyen, Devlet kasiyerliği yapma konumuna gelen, Sağlık hizmetini koşulsuz yapmaya çalışan, Halkın isteklerini göz ardı etmeyen, Param yok diyen Ahmet amcayla da, Ayşe teyzeyle de ilgilenip, onlara en iyi hizmeti sunan, Vatandaşın en yakın sağlık danışmanlığını yapan: ‘’ECZACILAR’’dır. Bütün bunları hakkıyla yapmaya çalışan eczacıların bir ferdi, bu onurlu mesleğin bir halkası olduğum için çok bahtiyarım:
İNADINA ECZACILIK, İNADINA ONURLU MESLEK…
İsa İNCE / Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Ülkemizde hemen her sektörde bir kesim hep elek üstünde kalıyor. Sonunda sıra eczacılığa da geldi. Bu sefer de mesleğini hakkıyla icra eden eczacılar kalacak o eleğin altında ve yine aynı kesim bu eleğin üstünde kalmaya devam edecek. Böyle bir ortamda eczacılık yapacak olmak bir çoğumuzu endişelendiriyor. Eczanelerin birer sağlık kuruluşu olduğunun kabul gördüğü, insan sağlığıyla oynanmayan bir Türkiye’de eczacılık yapmayı, insanlara sağlık hizmeti vermeyi istiyoruz; ama o eleğin altında kalmadan ! Bizler, eczacılık fakültesi öğrencileri olarak, mesleğimizin geleceği için mücadele edeceğiz. Birliğimizi hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz. O eleğin altında kalmayacağız…
Müge IŞIK / Mersin Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Mezunu
Eczacılık eğitiminin beş yıla çıkarılması ile beş yıllık eğitim süreci merakla beklenmeye başlanmıştı. Mesleki hayata atılmamızda kaybolan bir yıl mı? Tabi ki hayır. Beşinci yıl uzmanlaşma ve mesleki becerilerin pekiştirilmesi olarak çıktı karşımıza. Eczane Eczacılığı, Hastane Eczacılığı ve Endüstri Eczacılığı alanları fakültemde uzmanlaşmamıza fırsat verecek olan alanlardı. Endüstri dalında kendini geliştirmek isteyen biri olarak Endüstri Eczacılığı alanını seçerek alan derslerim yanında seçmeli derslerimi aldım. Sonuçta endüstri eczacılığı alanında bilgilerim derinleşirken farklı bakış açıları kazandım. Beşinci yıl mesleki güvenimin artmasına katkıda bulundu. Araştırma projelerine yönelik çalışmalarımız bilgiye ulaşma becerilerimizi kuvvetlendirdi. Stajlarımız ile teorik bilgilerimiz pratikte yön buldu. Bütün parçaları bir araya getirince kendi alanında bilgilerini artırmaya çalışan eczacı adaylarının mesleki hayatta başarılı adımlar atacağını umuyorum.
Kaynak: IUPSA Dergisi